9 Kasım 2018
Sayı: KB 2018/42

İşçi sınıfı hakları, onuru ve geleceği için mücadele etmelidir!
Çürümüşlük diz boyu!
Barınma bir haktır, rant alanı değil!
Sınıf devrimcilerine yönelik polis baskınları
Saraya milyarlar halka tasarruf!
Ücretlere derhal zam yapılsın!
Kıdem tazminatının fona devri için ‘ilk adım’
Sermayeye arsa tahsisine “istihdam” çarpıtması
Sendikamız yöneticilerine hapis cezası verildi!
Atölyeden holdinge: Sanko
Rusya’da devrim ve proletarya devriminin sorunları - H. Fırat
Filistin direnişini tasfiye çabaları boşa düşecektir!
“Bütün düzen bir tahterevalli”
Kapitalizm şiddet üretir, kapitalizme karşı mücadeleye!
Mesleki eğitimde üretim yarışı ve ücretsiz kölelik gerçeği
“Eşit, parasız, bilimsel, anadilde eğitim!”
“40 paralık adam” ve bugüne dersi
Geçmişin umudu üreten deneyimlerini anı olmaktan çıkarmalıyız!
Bir gün
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Filistin direnişini tasfiye çabaları boşa düşecektir!

 

Siyonist İsrail rejimi ile Filistin hareketi arasında “arabuluculuk” yapan Mısır, tarafları “barıştırmak” adına yoğun bir çaba sarf ediyor. Bu çabanın ardındaki plan ABD-İsrail patentli. Finansörü Körfez şeyhleri, icraatın başını ise Mısır yönetimi çekiyor.

Emperyalist-siyonist güçler ile işbirlikçi Arap rejimlerinin oluşturduğu bu “gerici koalisyon” için Filistin halkının maruz kaldığı ırkçı zorbalık, yaşadığı ekonomik, sosyal, siyasal sorun ve sıkıntıların hiçbir önemi yoktur. Bunların tek derdi Filistin direnişini tasfiye etmek, Filistin halkının temel taleplerini törpülemek, siyonist rejimi rahatlatmak ve “Arap halkları için tehdit ABD-İsrail değil İran’dır” safsatasını yaymaktır.

***

Bu sürecin bir tarafında İsrail ile Körfez şeyhleri arasındaki işbirliğinin son dönemde yoğunlaşması ve aleni bir hal alması var. Öte tarafında ise Mısır istihbaratı inisiyatifinde geliştirilen “arabuluculuk” çabaları...

Hamas yetkilileri tarafından yapılan açıklamaya göre, Mısır ile varılan anlaşma gereği, İsrail sınırında aylardır her Cuma günü gerçekleştirilen (yüzlerce gencin işgalci İsrail askerleri tarafından katledilmesine gerekçe yapılan) “Filistin’e geri dönüş hakkı” eylemlerine son verilecek. Bu kararın, İsrail’in Gazze Şeridi sahilindeki balıkçıların avlanma alanını genişletmesi ve Hamas çalışanlarının maaşlarının ödenmesi için Katar Emiri’nin para transferi yapmasından sonra alındığı belirtildi.

Bu sürece eşlik eden dikkat çekici gelişmelerden biri de, siyonist rejimin şeflerinin Umman Sultanlığı, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar, Ürdün gibi ülkelere yaptıkları ziyaretlerdir. Filistin halkının celladı olan siyonist rejimle işbirliğini “normalleştirme” çabası içinde olan kral ve şeyhler, İsrail ile ekonomik, siyasi ve askeri alanlarda işbirliğini geliştirmeye çalışıyorlar.

Veriler ABD emperyalizminin de dolaysız olarak işin içinde olduğuna işaret ediyor. Donald Trump’ın Uluslararası Müzakereler Özel Temsilcisi Jason Greenblatt tarafından yazılan bir twitter mesajı bunun ipuçlarını veriyor.

Greenblatt’ın mesajında, “Bakan Katz, (İsrail İstihbarat ve Ulaştırma Bakanı Yisrael Katz) Umman’da katılacağı konferansta İsrail ile Ürdün, Suudi Arabistan ve diğer Körfez ülkeleri arasında demir yolu inşa edilmesi için bir plan sunacak” deniliyor.

***

Gelişmeler, Amerikancı Arap rejimlerinin aleni bir şekilde İsrail’le çok yönlü bir işbirliğine gitmeye hazırlandığını gözler önüne seriyor. Filistin davası/direnişi ise bu planın hayata geçirilmesinin önündeki temel engel kabul ediliyor. Mısır’ın arabuluculuk çabaları, Körfez şeyhlerinin Gazze’deki Hamas yönetimine bağlı memurların maaşlarını ödemeyi üstlenmeleri, bu engeli ortadan kaldırma, hiç olmazsa törpüleme çabasının görünen kısmıdır.

Hem Filistin yönetiminin hem direnişçi hareketlerin “tehdit” ve “rüşvet” ikilemiyle bu plana razı edilmeye çalışıldığından kuşku duymamak gerek. Zira Amerikancı rejimlerin bohçasında bu kirli taktikten başka bir şey bulunmuyor. Görünen o ki, İslamcı Hamas bu anlaşmayı benimseme eğilimindedir. Eğer tabandan gelen güçlü bir basınca maruz kalmazsa, Katar’dan alacağı “rüşvet” karşılığında anlaşmaya uyması zor olmayacaktır.

Bu uğursuz girişimleri, “Asrın Anlaşması” safsatasından bağımsız ele almak mümkün değil. İsrail’i meşrulaştırıp rahatlatmayı, Filistin davasını/direnişini tasfiye etmeyi, hiç değilse güdümlü hale getirmeyi hedefleyen bu uğursuz planı uygulamak için ABD ile işbirlikçileri seferber olacaktır. Nitekim son gelişmeler bu yönde bazı adımların atıldığını da ortaya koyuyor.

***

Asrın Anlaşması” Filistin direniş hareketlerinin gündeminde olan bir sorun. Hamas dahil görünürde herkes bu plana karşı. Direniş hareketleri, Filistin davasını tasfiye edip İsrail’i meşrulaştırmayı hedefleyen bu planı bozguna uğratmak için direneceklerini sık sık beyan ediyorlar. Bu kirli planın bozulmasında belirleyici olan ise Filistin halkının tutumu olacaktır.

Siyonist rejim var oldukça Filistin halkı bağımsızlık, özgürlük, geri dönüş hakkı gibi temel değerlerinden vazgeçmeyecek, bazı kırıntılar karşılığında siyonist köleliğe boyun eğmeyecektir.

 

 

 

 

Faşist başkan elçiliğini Kudüs’e taşıyacak

 

Brezilya Devlet Başkanlığı’nı kazanan faşist Jair Bolsonaro Brezilya dışındaki ilk faşizan uygulamasını açıkladı. Tel Aviv’deki Brezilya Büyükelçiliği’ni Kudüs’e taşıyacağını söyledi.

Bolsonaro, Israel Hayom gazetesi ile yaptığı söyleşide, “İsrail bağımsız bir devlet. Eğer başkentiniz konusunda bir karar verirseniz, biz de buna göre hareket ederiz. Kampanyam sırasında devlet başkanı seçildiğimde bunu yapıp yapmayacağım sorulduğunda evet demiştim” sözleriyle büyükelçiliği Kudüs’e taşıma kararını açıkladı.

Faşist Bolsonaro Brezilya’daki Filistin büyükelçiliği için şunları söyledi:

Devlet başkanlığı sarayına çok yakın inşa edilmiş. Hiçbir büyükelçilik devlet başkanlığı sarayına çok yakın olamaz, bu nedenle büyükelçiliği taşıma niyetindeyiz. Filistin’in büyükelçilik hakkına sahip olmak için önce devlet olması gerekli.”





ABD’den Venezuela’ya altın yaptırımı

 

ABD, Venezuela’ya dönük emperyalist kuşatmasına bir yenisini ekledi. ABD Başkanı Trump, 1 Kasım’da Venezuela’da altın sektörünü hedef alan yaptırımların uygulanması için başkanlık kararnamesi imzaladı.

ABD’nin ‘altın yaptırımı’ kararı yine manipülatif iddialarla gerekçelendirildi. “Venezuela Devlet Başkanı Nicholas Maduro ve çevresindekilerin ülkenin zenginliklerini kendi çıkarları için kullandığı, Venezuela’nın altyapısının ve doğal kaynaklarının kötü ekonomi yönetimi ve usulsüz madencilik uygulamalarıyla yağmalandığı” iddialarının yanı sıra Venezuela yönetiminin halkın ihtiyaçlarını karşılamayarak “bölgesel göçmenlik krizi”ne de yol açtığı ileri sürüldü.

Bu iddialarla başlatılan yaptırımlar arasında Amerikan merkezli şirket ve kişilere yönelik yasak da yer aldı. ABD himayesinde olmayanlara uygulanacak yasağa göre, Venezuela’nın altın sektöründe faaliyet gösteren ve Venezuela hükümetiyle doğrudan ya da dolaylı yoldan aldatıcı işlemler yapan özel ve tüzel kişilerle ticari ilişkilerin yasaklanacağı bildirildi.